1990’nın başlarında PKK güneydoğuyu adeta ele geçiriyor. Cemse cemse asker şehit olurken, PKK cüzi kayıplarla sadece dağları değil; ilçe ve illeri de kontrolü altına alıyor, güneydoğu, pasaportla gidilecek duruma geliyor, seyahat engelleniyor, gazeteler de, gazeteciler de bölgeye gidemiyor, kamu görevlileri; öğretmenler, askerler, polisler katlediliyor.
GÇG darbe yapamayınca
Sivil yönetimden umut kesiliyor, darbe hazırlıkları başlıyor. Darbeciler yapmayı gelenek haline getirdikleri, on yılda bir tekrarladıkları ‘terör kılıflı’’ darbelerden birini daha hayata geçirmek için ‘Güven Çalışma Grubu’ (GÇG) oluşturuyor. Uygulamalarıyla teröre çanak tutan Turgut Özal’ın vefatı sonucu Demirel Cumhurbaşkanı Tansu Çiller de başbakan olunca hesap bozuluyor.
Asker destek yerine köstek olsa da, darbeye gerek kalmaksızın, Tansu Çiller hükümeti, Mehmet Ağır ve Meral Akşener’in İçişleri bakanlıklarında, PKK terör örgütünü özel eğitilmiş polisler (Özel Harekat) sayesinde bitiriyor. Türkiye’nin her yerinde can ve mal güvenliği sağlanıyor. Terör sıfırlanıyor. Böylece gerekçe gösterdikleri terör argümanı darbecilerin elinden alınıyor.
BÇG devreye giriyor
Darbecilerin terör gerekçesi ortadan kalkınca, İrticai faaliyetlere karşı Genel Kurmay tarafından oluşturulan Batı Çalışma Grubu (BÇG) devreye sokuluyor, Refah Partili Belediye Başkanları (Şevki Yılmaz) bazı vekiller (Hasan Mezarcı), Aczmendiler, Rahmetli Erbakan’ın Başbakanlıkta cemaat önderlerini ağırlaması derken, Sincan Belediye’sinin düzenlediği ‘Kudüs Gecesi’nde yaşananlar bardağı taşıran son damla oluyor.
Darbeciler yeniden iştahlanıyor, özel harekatın dağıtılmasını ve silahlarını orduya teslim edilmesini istiyor. Meral Akşener polisi dağıtmamakta, silahları teslim etmemekte dirense de askerler isteklerinden vazgeçmiyor. Necmettin Erbakan’ın Başbakanlıktan istifasını isteyen askerler, darbenin tarihini de belirliyor.
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın Ankara Opera binasındaki programına ordunun tüm üst düzey komutanları katıldı. Dikkat çekilmeden herkesin bir araya geleceği en iyi yer operaydı. Darbeye son şekil veriliyordu. Demirel’in operaya ara verilir verilmez ayağa kalkması ve ‘Türkiye’nin çağdaşlığı üzerine' konuşma yapmasına Çevik Bir ve KK Kurmay Başkanı Doğu Aktulga pek anlam veremdiler.
Erbakan’ın istifa haberini aldıklarında yapılacak Darbe’nin beyni olarak görülen Aktulga’nın Ankara dışına gönderilmesi kararnamesi de Cumhurbaşkanı’nın yaveri tarafından Aktulga’ya orada; operada tebliğ edildi, Aktulga olup biteni anlayana kadar Ege Ordu'ya gönderildi...
Demirel, diğer müdahalelerde olduğu gibi şapkasını alıp gitmedi, darbecilerin belini kırdı ’28 Şubat (1997)’ süreci olarak ifade edilen ‘sözde irticai faaliyetleri’ hedef alan Batı Çalışma Grubu (BÇG) ‘ 28 Şubat Kararları’nın alınmasını sağlasa da en ağır darbeyi yedi; bu olay askerin kırılma noktası oldu. Daha sonraki yıllarda ordunun Amerikan eksenine kayması söz konusu olmasaydı, kara kıştan sonra ’28 Şubat’, baharın habercisi olurdu. Darbeciler Sarı Öküzü’nü kaybetti. Aslında askerin darbe defteri orada kapandı.. Ak Parti kurulmadan asker in yasal sınırlara çekilmesi sağlandı. Sayın Erdoğan demokratik çizgiye getirilmiş askerlerle çalıştı.